27 Ekim 2016 Perşembe

Bir seferinde Fahr-i Kainat Efendimiz s.a.v. ashabıyla sükut halinde otururken, mübarek simalarında bir tebessüm beliriverir. Sahabi efendilerimizin sorarcasına bakışlarını fark edince şöyle buyurur:
“Müminin durumu ne kadar şaşırtıcıdır! Zira her işi onun için bir hayırdır. Üstelik bu başkasına değil, sadece mümine özel bir durumdur. Ona memnun olacağı bir şey gelse şükreder, bu hayırdır. Hoşlanmadığı bir zarar gelse sabreder, bu da onun için hayır olur.”

26 Ekim 2016 Çarşamba

Rahmân ve Rahîm olan Allah´ın adıyla
Sarp yokuşun ne olduğunu sen ne bileceksin? ﴾12﴿
O tutsak bir boynu çözmek(köle azat etmek) tir. ﴾13﴿
Yahut şiddetli bir açlık gününde kendisiyle yakınlığı olan bir yetimi, yahut yerde sürünen bir yoksulu doyurmaktır. ﴾14-16﴿
Sonra da iman edenlerden olup birbirine sabrı tavsiye edenlerden, birbirine merhameti tavsiye edenlerden olanlar var ya, işte onlar Ahiret mutluluğuna erenlerdir. ﴾17-18﴿  beled süresi

24 Ekim 2016 Pazartesi

                  canlar
çıktınız rahman için biliyorum yollara
bıraktınız sevdiklerinizi bakmadınız ağlayanlara
ne olur yarap ayırma canları parçalara
bu yol çok kutlu biryol ama anlayanlara

biliyorum davanız iman davasıdır
istiyorsunuz kimse düşmesin ataşa amandır
zaman zor zaman elde taşınmaz nardır
allahım yardımcıları ol canlara amandır
                                     yeşeren nesil
baktım ve gördümki rabbim aynı suyla aynı toprakta farklı lezzet yaratıyor tarifinide içine koyuyor ve o tarif tonlarca meyva saklıyor
ELHAMDÜLİLLAH

22 Ekim 2016 Cumartesi


Ümmetime yeryüzünün doğusunu, batısını fethetmek nasip olacaktır. Dikkat ediniz! Allah’tan korkan ve emaneti sahibine verenler hâriç idarecileri Cehennemde olacaktır.

Camiü’s-Sağir, No: 2336

20 Ekim 2016 Perşembe

Hz. Osman r.a. şöyle buyurmuştur:
“İbadet zevkinin elde edilmesine şu dört şey vesile olur:
• Farzları eda etmek,
• Haramlardan kaçınmak,
• Emri bi’l-ma‘ruf ve nehy-i ani’l-münker yapmak (İyiliğe yönlendirip, kötülükten sakındırmak),
• Hakk’ın gazabından korkmak.

14 Ekim 2016 Cuma

Rahmân ve Rahîm olan Allah´ın adıyla

Göklerin ve yerin yaratılması, dillerinizin ve renklerinizin farklı olması da onun delillerindendir. Şüphesiz bunda bilenler için elbette ibretler vardır . rum süresi 22.ayet

13 Ekim 2016 Perşembe

imanınızı tazeleyiniz





Şehadet ederim ki, Allah’tan başka hiçbir ilah yoktur. Yine şehadet ederim ki, Muhammed Allah’ın Resulüdür.

12 Ekim 2016 Çarşamba

Rahmân ve Rahîm olan Allah´ın adıyla

Ey iman edenler! Siz başbaşa gizlice konuştuğunuz zaman, günah, düşmanlık ve peygambere isyanı konuşmayın. İyilik ve takvayı konuşun ve huzuruna toplanacağınız Allah'a karşı gelmekten sakının. Mücâdele Sûresi 9.ayet

11 Ekim 2016 Salı

Rahmân ve Rahîm olan Allah´ın adıyla
O, rüzgarları rahmetinin önünde müjde olarak gönderendir. Nihayet rüzgarlar ağır bulutları yüklendiği vakit, onları ölü bir belde (yi diriltmek) için sevk ederiz de oraya suyu indiririz. Derken onunla türlü türlü meyveleri çıkarırız. İşte ölüleri de öyle çıkaracağız. Ola ki ibretle düşünürsünüz. ﴾57﴿
A'râf Sûresi

10 Ekim 2016 Pazartesi

Rahmân ve Rahîm olan Allah´ın adıyla
Göğe ve târıka andolsun. ﴾1﴿
Târıkın ne olduğunu sen ne bileceksin? ﴾2﴿
O, (ışığıyla karanlığı) delen yıldızdır. ﴾3﴿
Hiçbir kimse yoktur ki, üzerinde koruyucu bulunmasın. ﴾4﴿
Öyleyse insan neden yaratıldığına bir baksın. ﴾5﴿
Fışkırıp çıkan bir sudan yaratıldı. ﴾6﴿
Bu su, bel ile kaburga kemikleri arasından çıkar. ﴾7﴿
Şüphesiz Allah'ın onu, öldükten sonra tekrar diriltmeye de gücü yeter. ﴾8﴿
Bütün sırların yoklanacağı günü hatırla! ﴾9﴿
(O gün) artık insan için ne bir kuvvet vardır, ne de bir yardımcı. ﴾10﴿
Yağmurlu göğe andolsun, ﴾11﴿
Yarık yarık çatlamış yere andolsun. ﴾12﴿
Şüphesiz o Kur'an, hak ile bâtılı ayırd eden bir sözdür. ﴾13﴿
O, boş bir söz değildir. ﴾14﴿
Şüphesiz onlar bir tuzak kurarlar, ﴾15﴿
Ben de bir tuzak kurarım. ﴾16﴿
Artık sen inkârcılara mühlet ver; onlara biraz zaman tanı! ﴾17﴿     
Târık Sûresi

6 Ekim 2016 Perşembe

Ey iman edenler! Allah için hakkı titizlikle ayakta tutan, adalet ile şahitlik eden kimseler olun. Bir topluma olan kininiz sizi adaletsizliğe itmesin. Adil olun. Bu, Allah'a karşı gelmekten sakınmaya daha yakındır. Allah'a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.   maide süresi 8.ayet
Allah sizi, din konusunda sizinle savaşmamış, sizi yurtlarınızdan da çıkarmamış kimselere iyilik etmekten, onlara âdil davranmaktan men etmez. Şüphesiz Allah âdil davrananları sever. ﴾8 Mümtehine Sûresi
Şüphesiz Rabbin, gözetlemededir.﴾14﴿
İnsan ise; Rabbi onu deneyip de kendisine ikramda bulunduğunda, ona bol bol nimetler verdiğinde, "Rabbim bana ikram etti" der. ﴾15﴿
Ama onu deneyip rızkını daraltınca da, "Rabbim beni aşağıladı" der. ﴾16﴿
Hayır, hayır! Yetime ikram etmiyorsunuz. ﴾17﴿
Yoksulu yedirmek konusunda birbirinizi teşvik etmiyorsunuz. ﴾18﴿
Haram helâl demeden mirası alabildiğine yiyorsunuz. ﴾19﴿
Malı da pek çok seviyorsunuz. ﴾20﴿
Hayır, yeryüzü (kıyamet sarsıntısıyla) parça parça olup dağıldığı zaman, ﴾21﴿
Rabbinin buyruğu ve saf saf dizilmiş olarak melekler geldiği ve o gün cehennem getirildiği zaman, işte o gün insan (yaptıklarını birer birer) hatırlar. Fakat bu hatırlamanın ona nasıl faydası olacak!? ﴾22-23﴿  
Fecr Sûresi

5 Ekim 2016 Çarşamba

"Ey insanlar! "Rabbiniz birdir. Babanızda birdir. Hepiniz Ademin çocuklarısınız. Adem ise topraktandır.Arabın arab olmayana arab olmayanında arab üzerine üstünlüğü olmadığı gibi kırmızı tenlinin siyah üzerine siyahında kırmızı tenli üzerinde bir üstünlüğü yoktur.Üstünlük ancak takvada, Allahtan korkmaktadır. Allah yanında en kıymetli olanınız Ondan en çok korkanınızdır. "Azası kesik siyahi bir köle başınıza amir olarak tayin edilse sizi Allahın kitabı ile idare ederse onu dinleyiniz ve itaat ediniz. "Suçlu kendi suçundan başkası ile suçlanamaz. Baba oğlunun suçu üzerine oğlu da babasının suçu üzerine suçlanamaz. "Dikkat ediniz!şu dört şeyi kesinlikle yapmayacaksınız:Allaha hiçbir şeyi ortak koşmayacaksınız.Allahın haram ve dokunulmaz kıldığı cani haksiz yere öldürmeyeceksiniz.Hırsızlık yapmayacaksınız. İnsanlar "la ilahe illallah" deyinceye kadar onlarla cihad etmek üzere emr olundum.Onlar bunu söyledikleri zaman kanlarını ve mallarını korumuş olurlar. Hesapları ise Allaha aittir. VEDA HUTBESİNDEN
RABBİMİZ BİR
DİNİMİZ BİR
PEYGAMBERİMİZ BİR
ÜLKEMİZ BİR
BAYRAĞIMIZ BİR
ATAMIZ BİR
GÜNEŞİMİZ BİR
AYIMIZ BİR
DAHA NİCE NİCE BİRLERİMİZ BİR

4 Ekim 2016 Salı

Allah'tan başkasına kul olunmayacağını hatırlayın her daim"

3 Ekim 2016 Pazartesi

Allah dostlarından Seyyid Abdullah el Haddâd k.s. hazretleri (d. 1634 v. 1720) “Müridin Edepleri” adlı eserinde şöyle buyuruyor:
Ey Hak yolcusu! Rızkı dar olanlardan isen sabret, razı ol, Rabbinin sana taksim ettiğine kanaat et.
Eğer rızkı geniş olanlardan isen sana verilenden yalnızca sana yetecek kadarını al, kalanını da hayır ve iyilik yolunda sarf et.
Bil ki, Allah yoluna giren bir insanın eğer malı varsa bunu terk etmesi gerekmez. Şayet bir sanatı, bir ticareti varsa bunları da terk etmesi gerekmez. Hangi meslekte bulunuyorsa yaptığı işlerde Allah’tan korkmalı, rızkını güzel yollarla aramalıdır. Farzı ve nafileleri terk etmemek şartıyla işine devam etmelidir. Haramlardan ve Allah yolunda kendisine yardımcı olmayacak fuzuli şeylerden kaçınmalıdır.
Eğer mürid, malını ve diğer şeyleri terk etmeden kalbinin dosdoğru ve dininin sağlam olamayacağını kesin olarak bilirse, bunları terk etmesi lazımdır.
Şayet geçimleriyle mükellef bulunduğu ailesi ve çocukları varsa onların geçimleri, giyim ve kuşamlarıyla ilgilenmek ve bunları sağlamak için gayret etmek zorundadır. Eğer bunları yerine getirmekten Şeriat’ın mazur göreceği bir özür sebebiyle aciz kalırsa, mesuliyetten ve günahtan kurtulur.

13 Nisan 2016 Çarşamba

Büyük sahabi Ebu’d Derda r.a., bir topluluğa nasihat mahiyetinde şöyle hitap etmiştir:
Size ne oluyor ki, Allah’ın dinine göre birbirinizin kardeşi olduğunuz halde birbirinizi sevmiyor ve birbirinize karşı samimi davranıp nasihat etmiyorsunuz! Her birinizin isteğinin farklı olması, rağbetin farklı şeylere olduğunu gösterir. Halbuki sadece iyiliğe yönelip, iyilik üzere ittifak etseydiniz birbirinizi severdiniz.
Dünya işlerinizde birbirinize destek oluyor ve samimi davranıyorken, neden ahiret işlerinizde aynı samimiyeti göstermiyorsunuz? Hatta sizden biriniz sevdiği ve yardımda bulunduğu kimseye bile ahiret işinde nasihat vermiyor, yol göstermiyor! Eğer sizler ahiretin kâr ve zararına dünyanın kâr ve zararına inandığınız gibi inanmış olsaydınız, muhakkak ahiret hesabını tutmayı tercih ederdiniz. Çünkü asıl ahiret hesabının sizi ilgilendirdiğini görürdünüz.
Sizler “Yakın ve peşin olan bir menfaati sevmek tabiîdir.” diyebilirsiniz. Halbuki biz, ileride elde edeceğiniz dünyevî bir menfaat için, şu anda elinizde olan menfaati feda ettiğinize şahit oluyoruz. Hatta bazen uzun vadeli emeller ya da asla elde edemeyeceğiniz bir menfaat için büyük sıkıntılara katlandığınızı görüyoruz.