28 Nisan 2014 Pazartesi

Mesnevi'yi şerh eden Tahirü'l-Mevlevî anlatıyor: 'İskilipli Âtıf Efendi ile hapishanede beraberdik. Hoca, devrinin kültürüne vakıf, kalem erbabı bir insandı. Son duruşma için çok ciddî bir müdafaa hazırlamıştı. Ertesi gün mahkemeye çıkacak ve hakkında verilecek karar da belli olacaktı. Sabah namazından sonra İskilipli, hazırladığı müdafaa metnini parça parça etti ve götürüp çöp sepetine attı. 'Ne oldu, niçin yırttın?' diye sordum. Bana şu cevabı verdi: 'Bu gece rüyamda Fahr-i Kainat'ı gördüm. Ben oturmuş müdafaa yazıyordum. O da bana hitaben: 'Âtıf nedir bu tehâlükün? Yoksa bize gelmek istemiyor musun?' dedi. Ben de: 'İstemez miyim ya Resûlallah!' dedim. Artık benim O'na kavuşma vaktim gelmiş demektir, müdafaaya ne gerek var!'
O günkü mahkemede Âtıf Efendi'nin idamına hüküm verilir, ama o derin bir huzur içindedir ve idam fermanını gülerek karşılar. Çünkü verilen hüküm onun Resûlullah (s.a.s)'a kavuşmasını temin edecektir. Altına böyle bir burak çekilen insan niye sevinmesin ki! Doğru bildiği yolda yürüyen, her menzilde Hakk rızasını gözeten, her adımda Allah ve Resûlünün teveccühlerini yakaladığına inanan niye huzur içinde olmasın ki! Böyle bir kahramanı öldürebilirler; ancak asla mağlup edemezler. Evet, tebliğ adamı neticede onu muvaffakiyete götürecek işte bu ruh safveti ve duruluğunu her zaman muhafaza etmelidir.
Kendini Allah (c.c)'a adayan ve sadece O'nun rızasını kazanmaya çalışan, bugün olmasa da yarın ötede mutlaka her istek ve arzusuna kavuşacaktır. O'nu bulan neyi kaybeder ki!.. Aksine bir insan O'nu bulamamışsa bütün dünya onun olsa dahi ne değer ifade eder ki!..
Zaten, esas olan da duru bir gönül ve selim bir kalb ile Rabbe kavuşmak değil midir? Gerisi, bir sürü boş iş ve bir yığın teşviş sayılan işlere niye o kadar önem verelim ki? Cenâb-ı Hakk'tan niyaz ve temennimiz, gönlümüzü ebede kadar duru ve kalbimizi de O'na kavuşuncaya kadar safvet içinde muhafaza etmesidir. O, bizim Rabbimizdir. Biliyoruz ki, O'nun rahmeti gadabına sebkat etmiştir. Dileğimiz, sadece O'nun rızası ve yine sadece O'nun rahmetidir... 

26 Nisan 2014 Cumartesi


 لَوْ وُزِنَتِ الدُّنْيَا عِنْدَ اللَّهِ جَنَاحَ بَعُوضَةٍ مَا شَرِبَ الْكَافِرُ مِنْهَا جُرْعَةَ مَاءٍ
Dünyanın, Cenâb-ı Hakk'ın yanında bir sinek kanadı kadar kıymeti olsaydı kâfir ondan bir yudum su içemezdi." (Müslim, Zühd, 13)

"Gıybet zinadan daha şiddetlidir." buyuruyor. "Bu, nasıl olur diye sorulduğunda ise şu cevabı veriyor: "Kişi zina edip tevbe eder de (bir daha yapmazsa), Allah Teâlâ onun tevbesini kabul buyurur. Fakat, gıybet eden, gıybet edilen tarafından affedilmedikçe, o günahı bağışlanmaz." (Beyhakî, Şuabu'l-iman, 14/255)


 وَلاَ تَسْتَوِي الْحَسَنَةُ وَلاَ السَّيِّئَةُ ادْفَعْ بِالَّتِي هِيَ أَحْسَنُ فَإِذَا الَّذِي بَيْنَكَ وَبَيْنَهُ عَدَاوَةٌ كَأَنَّهُ وَلِيٌّ حَمِيمٌ
İyilikle kötülük bir olmaz. O halde sen kötülüğü en güzel tarzda uzaklaştırmaya bak. Bir de bakarsın ki seninle kendisi arasında düşmanlık olan kişi candan, sıcak bir dost oluvermiş!" (Fussilet sûresi, 41/34)

25 Nisan 2014 Cuma

 Bismillâhirrahmânirrahîm

 "Gökleri ve yeri yaratan, onların benzerlerini yaratamaz mı? O, her şeyi yaratan ve her şeyi bilendir." (Yâsîn sûresi, 36/81)

Yani Kur'ân diyor ki: Gökleri sayfa sayfa açan, sistemler hâlinde birbirinden ayıran, belli bir nizam ve âhenk ile onları birbirine bağlayan, sonra da yeri bir döşek gibi hazırlayıp istirahatınıza sunan, orada ayrı ayrı ve çeşit çeşit nimet sofralarını getirip önünüze koyan, sonra da buyur eden Allah'ın, sizi öldükten sonra diriltmeyeceğini mi zannediyorsunuz? Hâlbuki şu muhteşem kâinat, sayfa sayfa her mevsim ayrı bir güzellik, ayrı bir eda ile ve sürekli birbiri ardınca gelip giden nesillerle, her mevsim binlerce var ve yok olmalarla, tefekkür sahiplerine bir şeyler fısıldamakta, aklı ve vicdanı duru gönüller için neler ve neler anlatmakta.

Evet, en bedevi ve müptedi bile, insana uzaktan göz kırpan yıldızlarla donatılmış şu müzeyyen sema âlemine, şu elvan elvan zemin yüzüne bakabilse, bunları böylece yaratan.. dahası gözümüz önünde her baharda pek çok âlemleri yaratan O zatın öldükten sonra, insanı tekrar diriltecek güce ve kudrete sahip bulunduğunu kabul etmemesi için kör, sağır ve kalbsiz olması lazımdır.
 Bismillâhirrahmânirrahîm

61. Gökte burçları var eden, onların içinde bir çerağ (güneş) ve nurlu bir ay barındıran Allah, yüceler yücesidir.
62. İbret almak veya şükretmek dileyen kimseler için gece ile gündüzü birbiri ardınca getiren de O'dur.
63. Rahmân'ın(has) kulları onlardır ki, yeryüzünde tevazu ile yürürler ve kendini bilmez kimseler onlara laf attığında (incitmeksizin) «Selam!» derler (geçerler);
64. Gecelerini Rablerine secde ederek ve kıyam durarak geçirirler.
65. Ve şöyle derler: Rabbimiz! Cehennem azabını üzerimizden sav. Doğrusu onun azabı gelip geçici değil, devamlıdır.
66. Orası cidden ne kötü bir yerleşme ve ikamet yeridir!
67. (O kullar), harcadıklarında ne israf ne de cimrilik ederler; ikisi arasında orta bir yol tutarlar.
68. Yine onlar ki, Allah ile beraber (tuttukları) başka bir tanrıya yalvarmazlar, Allah'ın haram kıldığı cana haksız yere kıymazlar ve zina etmezler. Bunları yapan, günahı(nın cezasını) bulur;
 FURKAN  SURESİ

24 Nisan 2014 Perşembe

Bismillâhirrahmânirrahîm
1, 2, 3, 4, 5. Söküp çıkaranlara, yavaşça çekenlere, yüzdükçe yüzenlere, yarıştıkça yarışanlara, iş düzenleyenlere andolsun;
6, 7, 8, 9. Birinci üflemenin (kâinatı) sarstığı, onu ikinci üflemenin takip ettiği gün, işte o gün yürekler kaygıdan oynar, gözlerini korku bürür.
10, 11. «Öldükten sonra biz, (dünyadaki) ilk halimize mi döndürüleceğiz, (hem de) çürümüş kemikler olduktan sonra mı?» derler.
12. «O zaman bu, ziyanlı bir dönüş olur» dediler.
13. Bu dönüş, sadece bir seslenmeye bakar.
14. Birdenbire kendilerini mahşerde buluverirler.
15. (Habibim!) Sana Musa'nın haberi geldi mi?
16. Kutsal vâdi Tuvâ'da Rabbi ona şöyle seslenmişti:
17. Firavun'a git! Çünkü o çok azdı.
18, 19. De ki: Arınmayı ve seni Rabbimin yoluna iletmemi ister misin? Böylece ondan korkarsın.
20. Ve ona en büyük mucizeyi gösterdi.
21. (O ise) hemen yalanladı ve isyan etti.
22. Sonra (inkâr için) olanca çabasını göstermek üzere sırtını döndü.
23. Derhal (adamlarını) topladı ve (onlara) bağırdı:
24. Ben, sizin en yüce Rabbinizim! dedi.
25. Allah onu, (herkese ibret olarak) dünya ve ahiret azabıyla cezalandırdı.
26. Elbette bunda, korkan kimseler için büyük bir ibret vardır.
27, 28, 29. Sizi yaratmak mı daha güç, yoksa gökyüzünü yaratmak mı, ki onu Allah bina etti, onu yükseltip düzene koydu. Gecesini kararttı, gündüzünü ağarttı.
30, 31, 32, 33. Ondan sonra da yerküreyi döşedi. Kendiniz ve hayvanlarınız için bir faydalanma olmak üzere, yerden suyunu ve otlağını çıkardı ve dağları sağlam bir şekilde yerleştirdi.
34, 35, 36. Her şeyi alt üst eden o büyük felâket geldiği vakit, insan dünyada iken ne için çalıştığını hatırlar. Cehennem de gören her kişiye açıklığı ile gösterilir.
37, 38, 39. Azana ve dünya hayatını ahirete tercih edene, şüphesiz cehennem tek barınaktır.
40, 41. Rabbinin makamından korkan ve nefsini kötü arzulardan uzaklaştıran için ise şüphesiz cennet yegâne barınaktır.
42. Sana kıyameti sorarlar: Gelip çatması ne zamandır? (derler.)
43. Sen onu nereden bilip bildireceksin!
44. Onun nihaî ilmi yalnız Rabbine aittir.
45. Sen ancak ondan korkanları uyarırsın.
46. Kıyamet gününü gördüklerinde (dünyada) sadece bir akşam vakti ya da kuşluk zamanı kadar kaldıklarını sanırlar.NAZİAT SURESİ

22 Nisan 2014 Salı

ABESE SURESİ

 Mekke’de inmiştir, 42 âyettir. Adını, «yüzünü ekşitti, buruşturdu» anlamına gelen ilk kelimesinden almıştır.

Bu sûrenin iniş sebebiyle ilgili olarak şöyle bir hadise nakledilmiştir: Efendimiz; Velîd, Ümeyye b. Halef, Utbe b. Rabîa gibi Kureyş’in ileri gelenlerine İslâm’ı anlattığı bir sırada âmâ olan Abdullah b. Ümmü Mektum gelir ve “Yâ Resûlallah! Allah’ın sana öğrettiklerinden bana da öğret” der. O esnada Resûlullah (s.a.) cevap vermez. Çünkü Kureyş’in bu ileri gelen kimseleri, zaten kendilerine özel muamele edilmesini istiyorlardı. Efendimiz onları gücendirmek istemedi. Abdullah tekrar seslenince elinde olmayarak yüz hatları değişti. Bu esnada onlar kalkıp gittiler. Biraz sonra bu âyetler geldi. Resûlullah’ın bazı davranışlarını tenkit ve onu ikaz mahiyetinde gelen bu ve benzeri âyetler, onun hak peygamber olduğuna en büyük delildir. Zira hiç kimse kendisini bu şekilde tenkit etmez

 Bismillâhirrahmânirrahîm
1, 2, 3, 4. (Peygamber), âmânın kendisine gelmesinden ötürü yüzünü ekşitti ve çevirdi. (Resûlüm! onun halini) sana kim bildirdi! Belki o temizlenecek, yahut öğüt alacak da o öğüt ona fayda verecek.
5, 6, 7. Kendini (sana) muhtaç görmeyene gelince, sen ona yöneliyorsun. Oysa ki onun temizlenip arınmasından sen sorumlu değilsin.
8, 9, 10. Fakat koşarak ve (Allah'tan) korkarak sana gelenle de ilgilenmiyorsun.
11, 12, 13, 14, 15, 16. Hayır! Şüphesiz bunlar (âyetler), değerli ve güvenilir kâtiplerin elleriyle (yazılıp) tertemiz kılınmış, yüce makamlara kaldırılmış mukaddes sahifelerde (yazılı) bir öğüttür; dileyen ondan (Kur'an'dan) öğüt alır.
17. Kahrolası insan! Ne inkârcıdır!
18. Allah onu neden yarattı?
19. Bir nutfeden (spermadan) yarattı da ona şekil verdi.
20. Sonra ona yolu kolaylaştırdı.
21. Sonra onun canını aldı ve kabre soktu.
22. Sonra dilediği bir vakitte onu yeniden diriltir.
23. Hayır! (İnsan) Allah'ın emrettiğini yapmadı.
24. İnsan, yediğine bir baksın!
25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32. Şöyle ki: Yağmurlar yağdırdık. Sonra toprağı göz göz yardık da oradan ekinler, üzüm bağları, sebzeler, zeytin ve hurma ağaçları, iri ve sık ağaçlı bahçeler, meyveler ve çayırlar bitirdik. (Bütün bunlar) sizi ve hayvanlarınızı yararlandırmak içindir.
33. Kulakları sağır eden o ses geldiğinde,
34, 35, 36. İşte o gün kişi kardeşinden, annesinden, babasından, eşinden ve çocuklarından kaçar.
37. O gün, herkesin kendine yetip artacak bir derdi vardır.
38, 39. O gün bir takım yüzler parlak, güleç ve sevinçlidir.
40, 41, 42. Yine o gün birtakım yüzleri de keder bürümüş, hüzünden kapkara kesilmiştir. İşte bunlar kâfirlerdir, günahkârlardır.

21 Nisan 2014 Pazartesi

"Benim ümmetime de geçmiş milletlerin hastalıkları bulaşacaktır; o hastalıklar, şımarıklık, küstahlık, servet çokluğuyla övünme, birbirine sırt dönüp uzaklaşma ve çekememezlikti."Taberânî, el-Mu'cemü'l-Evsat, 9/23; Hâkim, Müstedrek, 4/185. 

19 Nisan 2014 Cumartesi

 Bismillâhirrahmânirrahîm
6. Üstlerindeki göğe bakmazlar mı ki, onu nasıl bina etmiş ve nasıl donatmışız! Onda hiçbir çatlak da yok.
7. Yeryüzünü de döşedik ve ona sabit dağlar koyduk. Orada gönül açan her türden (bitkiler) yetiştirdik.
8. Allah'a yönelen her kula gönül gözünü açmak ve ibret vermek için (bütün bunları yaptık).
9. Gökten bereketli bir su indirdik, onunla bahçeler ve biçilecek daneler bitirdik.
10, 11. Kullara rızık olması için birbirine girmiş, küme küme tomurcukları olan uzun boylu hurma ağaçları yetiştirdik. Ve o su ile ölü toprağa can verdik. İşte hayata yeniden çıkış da böyledir
KAF SURESİ

16 Nisan 2014 Çarşamba

  Bismillâhirrahmânirrahîm
1. Kıyamet gününe yemin ederim.
2. Kendini kınayan (pişmanlık duyan) nefse yemin ederim (diriltilip hesaba çekileceksiniz).
3. İnsan, kendisinin kemiklerini biraraya toplayamayacağımızı mı sanır?
4. Evet, bizim, onun parmak uçlarını bile aynen eski haline getirmeye gücümüz yeter.
5. Fakat insan önündekini (kıyameti) yalanlamak ister.
6. «Kıyamet günü ne zamanmış?» diye sorar.
7, 8, 9. İşte, göz kamaştığı, ay tutulduğu, güneşle ay biraraya getirildiği zaman!
10. O gün insan, «Kaçacak yer neresi!» diyecektir.
11. Hayır, hayır! (Kaçıp) sığınacak yer yoktur!
12. O gün varıp durulacak yer, sadece Rabbinin huzurudur.
13. O gün insana, ileri götürdüğü ve geri bıraktığı ne varsa bildirilir.
14. Artık insan, kendi kendinin şahididir.
15. İsterse özürlerini sayıp döksün.
16. (Resûlüm!) onu (vahyi) çarçabuk almak için dilini kımıldatma.
17. Şüphesiz onu, toplamak (senin kalbine yerleştirmek) ve onu okutmak bize aittir.
18. O halde, biz onu okuduğumuz zaman, sen onun okunuşunu takip et.
19. Sonra şüphen olmasın ki, onu açıklamak da bize aittir.
20, 21. Hayır! Doğrusu siz, çarçabuk geçeni (dünya hayatını ve nimetlerini) seviyor, ahireti bırakıyorsunuz.
22. Yüzler vardır ki, o gün ışıl ışıl parıldayacaktır.
23. Rablerine bakacaklardır (O'nu göreceklerdir).
24. Yüzler de vardır ki, o gün buruşacaktır;
25. Kendilerinin, bel kemiklerini kıran bir felâkete uğratılacağını sezeceklerdir.
26. Artık gözünüzü açın! Ne zaman ki can köprücük kemiğine dayanır,
27. «Tedavi edebilecek kimdir?» denir.
28. (Can çekişen) bunun gerçek bir ayrılış olduğunu anlar.
29. Ve bacak bacağa dolaşır.
30. İşte o gün sevkedilecek yer, sadece Rabbinin huzurudur. 
31. İşte o, (Peygamber'in getirdiğini) doğru kabul etmemiş, namaz da kılmamıştı.
32. Aksine yalan saymış ve yüz çevirmişti.
33. Sonra da çalım sata sata yürüyerek kendi ehline (taraftarlarına) gitmişti.
34. Lâyıktır (o azap) sana, lâyık!
35. Evet, lâyıktır sana ( o azap) lâyık!
36. İnsan, kendisinin başıboş bırakılacağını mı sanır!
37. O, (döl yatağına) akıtılan meninin içinden bir nutfe (sperm) değil miydi?
38. Sonra bu, alaka (aşılanmış yumurta) olmuş, derken Allah onu (insan biçiminde) yaratıp şekillendirmişti.
39. Ondan da iki eşi, yani erkek ve dişiyi var etmişti.
40. Peki (bunları yapan) Allah'ın, ölüleri tekrar diriltmeye gücü yetmez mi?
 KIYAME  SURESİ

15 Nisan 2014 Salı

Kur'ân-ı Kerim'de Yaratılışla Alâkalı  Bazı Ayetlerin Mealleri

"Kasem olsun Biz, insanı çamurdan bir hülâsadan yarattık." (Müminûn sûresi, 23/12)

"Biz, her canlı nesneyi sudan yarattık." (Enbiya sûresi, 21/30)

"İnsanı bir parça sudan yaratıp, soy ve evlilik bağından oluşan bir sülâle haline getiren de O'dur. Senin Rabbin her şeye kâdirdir. (Furkan sûresi, 25/54)

"O, sizi bir çamurdan yaratan, sonra size bir ecel, bir ömür süresi tayin edendir. Bir de O'nun katında muayyen bir ecel vardır. Hala, tutup şüphe ediyorsunuz!" (En'âm sûresi, 6/2)

"(Allah), yarattığı her şeyi güzel ve muhkem yapıp, insanı yaratmaya çamurdan başladı. Sonra onun neslini, önemsiz bir suyun özünden (menî) üretti. Sonra ona en uygun şeklini verdi, ona ruhundan üfledi ve sizin için kulaklar, gözler, gönüller var etti. Ne az şükrediyorsunuz!" (Secde sûresi, 32/7-9)

12 Nisan 2014 Cumartesi

Ey insanlar! Rabbiniz birdir. Babanız da birdir. Hepiniz Adem'in 
çocuklarısınız, Adem ise topraktandır. Arabın Arap olmayana, 
Arap olmayanın da Arap üzerine üstünlüğü olmadığı gibi; kırmızı 
tenlinin siyah üzerine, siyahın da kırmızı tenli üzerinde bir üstünlüğü 
yoktur. Üstünlük ancak takvada, Allah'tan korkmaktadır. Allah 
yanında en kıymetli olanınız O'ndan en çok korkanınızdır. Azası 
kesik siyahî bir köle başınıza amir olarak tayin edilse, sizi Allah'ın 
kitabi ile idare ederse, onu dinleyiniz ve itaat ediniz. Kimse kendi 
suçundan başkası ile suçlanamaz. Baba, oğlunun suçu üzerine, 
oğlu da babasının suçu üzerine suçlanamaz. 

Dikkat ediniz! Şu dört şeyi kesinlikle yapmayacaksınız: 

- Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmayacaksınız. 
- Allah'ın haram ve dokunulmaz kıldığı canı, haksız yere 
öldürmeyeceksiniz. 
- Zina etmeyeceksiniz.
- Hırsızlık yapmayacaksınız.    veda hutbesinden alıntıdır

10 Nisan 2014 Perşembe


  Bismillâhirrahmânirrahîm
1, 2, 3, 4, 5, 6, 7. Burçlara sahip gökyüzüne, geleceği bildirilmiş olan güne, (o günde) tanıklık edene ve edilene andolsun ki, ateşle dolu hendeğe atılanlar (yakılarak) öldürüldü. Onlar (yakanlar) da başlarına oturmuşlar, müminlere yapmakta oldukları işkenceyi seyrediyorlardı.
8, 9. Onlardan, sırf, göklerin ve yerin mülkü kendisine ait olan, azîz ve hamîd olan Allah'a iman ettikleri için intikam aldılar. Oysa ki Allah her şeyi görür.
10. Şüphesiz inanmış erkeklerle inanmış kadınlara işkence edip sonra tevbe de etmeyenlere cehennem azabı ve (orada) yanma cezası vardır.
11. İman edip sâlih ameller işleyenlere ise, zemininden ırmaklar akan cennetler vardır. İşte büyük kurtuluş budur.
12. Şüphesiz Rabbinin yakalaması çok şiddetlidir.
13. Bilin ki O, (kâinat yokken) ilk olarak yaratan, (ölümden sonra tekrar hayatı) geri getirendir.
14. O, çok bağışlayan ve çok sevendir.
15. Arş'ın sahibidir, çok yücedir.
16. Dilediği şeyleri mutlaka yapandır.
17, 18. Orduların, Firavun ve Semûd'un (uğradıkları felâketin) haberi sana geldi mi?
19. Doğrusu inkârcılar (gerçeği) yalanlayıp dururlar.
20. Allah onları arkalarından kuşatmıştır.
21, 22. Hakikatte o (yalanladıkları, aslı) levh-i mahfuzda bulunan şerefli Kur'an'dır.BüRUC SURESİ
  Bismillâhirrahmânirrahîm
62. Andolsun, ilk yaratılışı bildiniz. Düşünüp ibret almanız gerekmez mi?
63. Şimdi bana, ektiğinizi haber verin.
64. Onu siz mi bitiriyorsunuz, yoksa bitiren biz miyiz?
65. Dileseydik onu kuru bir çöp yapardık da şaşar kalırdınız.
66. «Doğrusu borç altına girdik.
67. Daha doğrusu, biz yoksul kaldık» (derdiniz).
68. Ya içtiğiniz suya ne dersiniz?
69. Buluttan onu siz mi indirdiniz, yoksa indiren biz miyiz?
70. Dileseydik onu tuzlu yapardık. Şükretmeniz gerekmez mi?
71. Söyleyin şimdi bana, tutuşturmakta olduğunuz ateşi,
72. Onun ağacını siz mi yarattınız, yoksa yaratan biz miyiz?
73. Biz onu bir ibret ve çölden gelip geçenlerin istifadesi için yarattık.
74. Öyleyse ulu Rabbinin adını tesbih et.VAKIA SURESİ

9 Nisan 2014 Çarşamba

Bismillâhirrahmânirrahîm
57. Sizi biz yarattık. Tasdik etmeniz gerekmez mi?
58. Söyleyin öyleyse, (rahimlere) döktüğünüz meni nedir?
59. Onu siz mi yaratıyorsunuz yoksa yaratan biz miyiz?
60. Aranızda ölümü takdir eden biziz. Ve biz, önüne geçilebileceklerden değiliz
.VAKIA SURESİ

8 Nisan 2014 Salı

148 - Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) yere bir çizgi çizdi ve: "Bu insanı temsil eder" buyurdu. Sonra bunun yanına ikinci bir çizgi daha çizerek: "Bu da ecelini temsil eder" buyurdu. Ondan daha uzağa bir çizgi daha çizdikten sonra: "Bu da emeldir" dedi ve ilâve etti: "İşte insan daha böyle iken (yani emeline kavuşmadan) ona daha yakın olan (eceli) ansızın geliverir."
Buhârî, Rikak 4; Tirmizî, Zühd 25, (2335); İbnu Mâce, Zühd 27, (4232).

7 Nisan 2014 Pazartesi

  Bismillâhirrahmânirrahîm
3. Ey insanlar! Allah'ın size olan nimetini hatırlayın; Allah'tan başka size gökten ve yerden rızık verecek bir yaratıcı var mı? O'ndan başka tanrı yoktur. Nasıl oluyor da (tevhidden küfre) çevriliyorsunuz!
4. Eğer seni yalanlıyorlarsa (üzülme); senden önceki peygamberler de yalanlanmıştır. Bütün işler yalnızca Allah'a döndürülecektir.
5. Ey insanlar! Allah'ın vâdi gerçektir, sakın dünya hayatı sizi aldatmasın ve o aldatıcı (şeytan) da Allah hakkında sizi kandırmasın!
6. Çünkü şeytan, sizin düşmanınızdır, siz de onu düşman sayın. O, kendi taraftarlarını ancak ateş ehlinden olmaya çağırır.
7. İnkâr edenler için şüphesiz çetin bir azap var, iman edip iyi işler yapanlara da mağfiret ve büyük bir mükâfat vardır.  FATIR  SURESİ
Bismillâhirrahmânirrahîm
قُلْ لاَ أَمْلِكُ لِنَفْسِي نَفْعاً وَلاَ ضَرّاً إِلاَّ مَا شَاءَ اللّٰهُ وَلَوْ كُنْتُ أَعْلَمُ الْغَيْبَ لاَسْتَكْثَرْتُ مِنَ الْخَيْرِ وَمَا مَسَّنِيَ السُّوءُ إِنْ أَنَا إِلاَّ نَذِيرٌ وَبَشِيرٌ لِقَوْمٍ يُؤْمِنُونَ
"De ki: Ben Allah'ın dilediğinden başka, kendime herhangi bir fayda veya zarar verecek güce sahip değilim. Eğer gaybı bilseydim, elbette daha çok hayır yapmak isterdim, bana hiçbir fenalık dokunmazdı, ben sadece inanabilecek bir kavim için uyarıcı ve müjdeleyiciyim."En'âm sûresi, 6/50.

5 Nisan 2014 Cumartesi

Bismillâhirrahmânirrahîm
8. Allah, sizinle din uğrunda savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayanlara iyilik yapmanızı ve onlara âdil davranmanızı yasaklamaz. Çünkü Allah, adaletli olanları sever.
9. Allah, yalnız sizinle din uğrunda savaşanları, sizi yurtlarınızdan çıkaranları ve çıkarılmanız için onlara yardım edenleri dost edinmenizi yasaklar. Kim onlarla dost olursa işte zalimler onlardırMÜMTEHİNE SURESİ

4 Nisan 2014 Cuma

  Bismillâhirrahmânirrahîm
1, 2, 3, 4. Gökyüzüne ve târıka (sabah yıldızına ) yemin ederim. Târıkın ne olduğunu nereden bileceksin? (O, karanlığı) delen yıldızdır. Hiç kimse yoktur ki üzerinde bir koruyucu, bir denetleyici bulunmasın.
5, 6, 7, 8. İnsan neden yaratıldığına bir baksın! Atılan bir sudan yaratıldı. (O su) sırt ile göğüs kafesi arasından çıkar. İşte Allah (başlangıçta bu şekilde yarattığı) insanı tekrar yaratmaya da kadirdir.
9, 10. Gizlenenlerin ortaya döküldüğü günde insan için ne bir güç ne de bir yardımcı vardır.
11, 12, 13, 14, 15, 16, 17. Dönüş sahibi olan (yağmur yağdıran) göğe, (nebat ile) yarılan yere yemin ederim ki Kur'an, (hak ile bâtılı) ayıran bir sözdür. O, asla bir şaka değildir. Onlar bir tuzak kurarlar, ben de bir tuzak kurarım. Kâfirlere mühlet ver, onları biraz kendi hallerine bırak (pek yakında desteğimiz sana gelecek).TARIK  SURESİ

3 Nisan 2014 Perşembe

 Bismillâhirrahmânirrahîm
5. Allah, gökleri ve yeri hak ile yarattı. Geceyi gündüzün üzerine örtüyor, gündüzü de gecenin üzerine sarıyor. Güneşi ve ayı emri altına almıştır. Her biri belli bir süreye kadar akıp gider. Dikkat et! O, azîzdir, ve çok bağışlayandır. 
6. Allah sizi bir tek nefisten (Âdem'den) yarattı, sonra ondan da eşini yarattı. Sizin için hayvanlardan sekiz eş meydana getirdi. Sizi de annelerinizin karınlarında üç katlı karanlık içinde çeşitli safhalardan geçirerek yaratıyor. İşte bu yaratıcı, Rabbiniz Allah'tır. Mülk O'nundur. O'ndan başka tanrı yoktur. Öyleyken nasıl oluyor da (O'na kulluktan) çevriliyorsunuz?
7. Eğer inkâr ederseniz, şüphesiz Allah, size muhtaç değildir. Bununla beraber O, kullarının küfrüne razı olmaz. Eğer şükrederseniz sizden bunu kabul eder. Hiçbir günahkâr diğerinin günahını çekmez. Nihayet hepinizin dönüp gidişi, Rabbinizedir. Yaptıklarınızı O size haber verir. Çünkü O, kalplerde olan herşeyi hakkıyla bilendir. ZÜMER  SURESİ
  Bismillâhirrahmânirrahîm
1. Mutlak hükümranlık elinde olan Allah, yüceler yücesidir ve O'nun her şeye gücü yeter.
2. O ki, hanginizin daha güzel davranacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratmıştır. O, mutlak galiptir, çok bağışlayıcıdır. 
3. O ki, birbiri ile âhenktar yedi göğü yaratmıştır. Rahmân olan Allah'ın yaratışında hiçbir uygunsuzluk göremezsin. Gözünü çevir de bir bak, bir bozukluk görebiliyor musun?
4. Sonra gözünü, tekrar tekrar çevir bak; göz (aradığı bozukluğu bulmaktan) âciz ve bitkin halde sana dönecektir. MÜLK SURESİ

2 Nisan 2014 Çarşamba

  Bismillâhirrahmânirrahîm
49. Hayır, o (Kur'an), kendilerine ilim verilenlerin sînelerinde (yer eden) apaçık âyetlerdir. Âyetlerimizi, ancak zalimler bile bile inkâr eder.
50. «Ona Rabbinden (başkaca) mucizeler indirilmeli değil miydi?» derler. De ki: Mucizeler ancak Allah'ın katındadır. Ben ise sadece apaçık bir uyarıcıyım.
51. Kendilerine okunmakta olan Kitab'ı sana indirmemiz onlara yetmemiş mi? Elbette iman eden bir kavim için onda rahmet ve ibret vardır.
52. De ki: Benimle sizin aranızda şahit olarak Allah yeter. O, göklerde ve yerde ne varsa bilir. Bâtıla inanıp Allah'ı inkâr edenler (var ya), işte ziyana uğrayacaklar onlardır.
53. Senden, azabı çarçabuk (getirmeni) istiyorlar. Eğer önceden tayin edilmiş bir vade olmasaydı, azap elbette onlara gelip çatmıştı. Fakat onlar farkında değilken, o ansızın kendilerine geliverecektir.
54. (Evet) senden azabı çarçabuk (getirmeni) istiyorlar. Hiç şüpheleri olmasın, cehennem kâfirleri çepeçevre kuşatacaktır.
55. O günde azap, onları hem üstlerinden hem ayaklarının altından saracak ve Allah (onlara): «Yaptıklarınızı (cezasını) tadın!» diyecektir.
56. Ey iman eden kullarım! Şüphesiz, benim arzım geniştir. O halde (nerede güven içinde olacaksanız orada) yalnız bana kulluk edin.ANKEBUT SURESİ

1 Nisan 2014 Salı

Bismillâhirrahmânirrahîm
7. Kâfir olanlar (kendi aralarında) şöyle dediler: Çürüyüp paramparça olduğunuz vakit yeniden dirileceğinizi söyleyerek haber veren kişiyi gösterelim mi?
8. «Acaba o, yalan yere Allah'a iftira mı etmiştir? Yoksa onda delilik mi var?» (dediler). Hayır! Ahirete inanmayanlar azaptadırlar ve derin bir sapıklık içindedirler.
9. Onlar, gökte ve yerde önlerine ve arkalarına bakmıyorlar mı? Dilesek onları yere batırırız, ya da üzerlerine gökten parçalar düşürürüz. Şüphesiz bunda (Rabbine) yönelen her kul için bir ibret vardır.
 SEBE SURESİ
  Bismillâhirrahmânirrahim
1, 2. Arkadan çekiştirmeyi, yüze karşı eğlenmeyi âdet edinen herkesin vay haline! O ki, mal toplamış ve onu sayıp durmuştur.
3. (O), malının kendisini ebedî kılacağını zanneder.
4. Hayır! Andolsun ki o, Hutame'ye atılacaktır.
5. Hutame'nin ne olduğunu bilir misin?
6, 7. Allah'ın, tutuşturulmuş, (yandıkça) tırmanıp kalplerin ta üstüne çıkan ateşidir.
8, 9. Onlar (bu ateşin içinde) uzatılmış sütunlara bağlanmışlar ve o vaziyette o (ateş) üzerlerine kapatılmıştır.HÜMEZE  SURESİ