28 Şubat 2014 Cuma

9. Ey iman edenler! Mallarınız ve çocuklarınız sizi Allah'ı anmaktan alıkoymasın. Kim bunu yaparsa işte onlar ziyana uğrayanlardır.
10. Herhangi birinize ölüm gelip de: Rabbim! Beni yakın bir süreye kadar geciktirsen de sadaka verip iyilerden olsam! demesinden önce, size verdiğimiz rızıktan harcayın.
11. Allah, eceli geldiğinde hiç kimseyi (ölümünü) ertelemez. Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.MÜNAFİKUN SURESİ

27 Şubat 2014 Perşembe

4114 - Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Allah Teâla Hazretleri diyor ki: "Ey Ademoğlu! Sen bana dua edip, (affımı) ümid ettikçe ben senden her ne sâdır olsa, aldırmam, ben seni affederim. Ey Ademoğlu! Senin günahın semanın bulutları kadar bile olsa, sonra bana dönüp istiğfar etsen, çok oluşuna bakmam, seni affederim. Ey ademoğlu! Bana arz dolusu hata ile gelsen, sonunda hiç bir şirk koşmaksızın bana kavuşursan, seni arz dolusu mağfiretimle karşılarım."
Tirmizi, Da'avat 106, (3534).
7. Ona âyetlerimiz okunduğu zaman, sanki bunları işitmemiş, sanki kulaklarında ağırlık varmış gibi büyüklük taslayarak yüz çevirir. Sen de ona acıklı bir azabın müjdesini ver!
8, 9. Şüphesiz, iman edip de güzel davranışlarda bulunanlar için, içinde devamlı kalacakları ve nimetleri bol cennetler vardır. Bu, Allah'ın verdiği gerçek sözdür. O, mutlak güç ve hikmet sahibidir.
10. O, gökleri görebildiğiniz bir direk olmaksızın yarattı, sizi sarsmasın diye yere de ulu dağlar koydu ve orada her çeşit canlıyı yaydı. Biz gökyüzünden su indirip, orada her faydalı nebattan çift çift bitirdik.LOKMAN  SURESİ
Dinimizde valideynin hukuku o kadar önemlidir ki, Sâdık u Masdûk (sallallahu aleyhi ve sellem), bir soru üzerine "Cihada denk bir amel bilmiyorum" demesine rağmen, huzuruna gelerek cihada katılmak istediğini söyleyen pek çok sahabiye "Annen, baban sağ mı?" diye sormuş, "evet" cevabını alınca da, "Git, anne-babana hizmet et. Senin cihadın onların yanında; yapış annenin ayaklarına, Cennet orada." buyurmuştur.
Yine, hadis kitaplarında Fahr-i Kâinat Efendimiz'e biat etmek için gelen birinden bahsedilir. Ashab-ı Kiram'ın altın halkasına girmekle şereflenen o sahabi, en kutlu elleri tutar ve "Sana biata koştum ama annem babam arkada hicranla ağlıyorlardı" der. Şefkat Peygamberi (sallallahu aleyhi ve sellem), hemen ellerini geri çeker, memnuniyetsizliğini yüz işmizazlarıyla ifade ederek şöyle seslenir: "Dön anne-babana, dön de ağlattığın gibi güldür onları."

26 Şubat 2014 Çarşamba

AĞLATAN, SARSAN, MAHVEDEN İFFET SOHBETİ... (Allah aşkına izleyin) - Feth...

1132 - Yine Ebu Ümâme (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
"Kim haksız olduğu bir münakaşayı terkederse kendisine cennetin kenarında bir ev kurulur. Haklı olduğu bir münâkaşayı terkedene de cennetin ortasında bir ev kurulur."
Tirmizi, Birr 58, (1994); Ebu Dâvud, Edeb 8, (4800); İbnu Mâce, Mukaddime 7, (51); Nesâî, Edeb (6, 21).

وَمَا مِن دَآبَّةٍ فِي اْلأَرْضِ وَلاَ طَائِرٍ يَطِيرُ بِجَنَاحَيْهِ إِلاَّ أُمَمٌ أَمْثَالُكُم مَا فَرَّطْنَا فِي الْكِتَابِ مِنْ شَيْءٍ ثُمَّ إِلَى رَبِّهِمْ يُحْشَرُونَ 'Yerde yürüyen hayvanlar ve kanatlarıyla uçan kuşlar da ancak sizin gibi birer ümmettir. Kitap'ta biz hiçbir şeyi eksik bırakmadık. Onlar sonra Rablerine toplanacaklardır.' (En'am, 6/38)
Eûzübillâhimineşşeytânirracîm 
Bismillâhirrahmânirrahîm
1. Rahmân ve rahîm olan Allah'ın adıyla.
2. Hamd (övme ve övülme), âlemlerin Rabbi Allah'a mahsustur.
3. O, rahmândır ve rahîmdir.
4. Ceza gününün mâlikidir.
5. (Rabbimiz!) Ancak sana kulluk ederiz ve yalnız senden medet umarız.
6. Bize doğru yolu göster.
7. Kendilerine lütuf ve ikramda bulunduğun kimselerin yolunu; gazaba uğramışların ve sapmışların yolunu değil!
Âmin. 

25 Şubat 2014 Salı

3. O ki, birbiri ile âhenktar yedi göğü yaratmıştır. Rahmân olan Allah'ın yaratışında hiçbir uygunsuzluk göremezsin. Gözünü çevir de bir bak, bir bozukluk görebiliyor musun?
4. Sonra gözünü, tekrar tekrar çevir bak; göz (aradığı bozukluğu bulmaktan) âciz ve bitkin halde sana dönecektir.MÜLK SURESİ

24 Şubat 2014 Pazartesi

9. Rüzgârları gönderip de bulutu harekete geçiren Allah'tır. Biz onu ölü bir bölgeye göndeririz de ölümünden sonra toprağa onunla hayat veririz. Ölülerin yeniden dirilmesi de böyle olacaktır. FATIR  SURESİ
393 - Ebu Saîd el-Hudrî (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "İki haslet vardır ki bir mü'minde asla beraber bulunmazlar: Cimrilik ve kötü ahlâk."
Tirmizî, Bir 41, (1963).H.

23 Şubat 2014 Pazar

  Bismillâhirrahmânirrahîm
1, 2, 3, 4, 5, 6. De ki: İnsanların kalplerine vesvese sokan, (insan Allah'ı andığında) pusuya çekilen cin ve insan şeytanının şerrinden insanların Rabbine, insanların Melikine (mutlak sahip ve hakimine) insanların İlâhına sığınırım!
NAS SURESİ

22 Şubat 2014 Cumartesi

 "Baksana Allah, bulutları sevk ediyor, sonra onları bir araya getirip üst üste yığıyor. İşte görüyorsun ki, bunların arasından yağmur çıkıyor. O, gökten, oradaki dağlar büyüklüğünde bulutlardan dolu indirir de, onunla dilediğini vurur, dilediğini de ondan korur. Bu bulutların şimşeğinin parıltısı nerdeyse gözleri alıverecek!"(Nur sûresi, 24/43)
"Doğrusu davarlarda da sizin için deliller vardır: Zira size, onların karınlarında olan ile kan arasından hâlis bir süt içiriyoruz ki, içenlerin boğazından afiyetle geçer." (Nahl sûresi, 16/66)
"Ey insanlar eğer öldükten sonra dirilmekten kuşkuda iseniz (bilin ki) biz sizi (önce) topraktan, sonra nutfe (sperma)dan, sonra alaka (embriyo)dan, sonra yaratılışı belli belirsiz bir çiğnem et parçasından yarattık ki, size (kudretimizi) açıkça gösterelim. Dilediğimizi belirtilmiş bir süreye kadar rahimlerde tutuyoruz, sonra sizi bir bebek olarak çıkarıyoruz. Sonra güç ve kabiliyetinize ermeniz için (sizi büyütüyoruz). İçinizden kimi (henüz çocukken) öldürülüyor, kimi de ömrün en kötü çağına (ihtiyarlığa) itiliyor ki, bilirken bir şey bilmez hâle gelsin (çocukluğundaki gibi vücutça ve akılca güçsüz bir duruma düşsün). Yeri de kurumuş ölmüş görürsün. Fakat Biz onun üzerine suyu indirdiğimiz zaman titreşir, kabarır ve her güzel çiftten bitirir." (Hac/5)

21 Şubat 2014 Cuma

  Bismillâhirrahmânirrahîm
1. Güneş katlanıp dürüldüğünde,
2. Yıldızlar (kararıp) döküldüğünde,
3. Dağlar (sallanıp) yürütüldüğünde,
4. Gebe develer salıverildiğinde,
5. Vahşî hayvanlar toplanıp bir araya getirildiğinde,
6. Denizler kaynatıldığında,
7. Ruhlar (bedenlerle) birleştirildiğinde,
8, 9. Diri diri toprağa gömülen kıza, hangi günah sebebiyle öldürüldüğü sorulduğunda,
10. (Amellerin yazılı olduğu) defterler açıldığında,
11. Gökyüzü sıyrılıp alındığında,
12, 13. Cehennem tutuşturulduğunda ve cennet yaklaştırıldığında,
14. Kişi neler getirdiğini öğrenmiş olacaktır.
15, 16. Hayır! Akıp giden, bir kaybolup bir etrafı aydınlatan yıldızlara andolsun,
17. Kararmaya yüz tuttuğunda geceye andolsun,
18. Ağarmaya başladığında sabaha andolsun ki,
19, 20. O (Kur'an), şüphesiz değerli, güçlü ve Arş'ın sahibi (Allah'ın) katında itibarlı bir elçinin (Cebrail'in) getirdiği sözdür.
21. O orada sayılan, güvenilen (bir elçi) dir.
22. Arkadaşınız (Muhammed) de mecnun değildir.
23. Andolsun ki, onu (Cebrail'i) apaçık ufukta görmüştür24. O, gaybın bilgilerini (sizden) esirgemez..25. O lânetlenmiş şeytanın sözü de değildir.
26. Hal böyle iken nereye gidiyorsunuz?
27, 28. O, herkes için, sizden doğru yolda gitmek isteyenler için bir öğüttür.
29. Âlemlerin Rabbi Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz.  TEKVİR SURESİ



Öç alma duygusu mü’mine yakışmaz; bir kimsenin Cehennem’e gitmesini dileyerek ondan intikam almaksa insanlığa hiç sığmaz.
“Bu dünyaya kalmayalım, fanidir aldanmayalım

Bir iken ayrılmayalım gel dosta gidelim gönül.”
— Yunus Emre k.s.
6979 - Üsâme İbnu Şerik radıyallahu anh anlatıyor: "Bedevileri gördüm. Resülullah aleyhissalâtu vesselâm'a bize şu işi yapmada bir günah var mı, şöyle davranmada günah var mı?" diye soruyorlardı. Onlara şöyle cevap vermişti:
"Allah'ın kulları! Allah, (sizlerin sorduğu şeyleri işleyen kimseden) günahı kaldırmıştır. Ancak din kardeşinin ırzından (şeref ve haysiyetinden) bir şeyler kırpan kimse bu hükmün dışındadır. İşte haram olan budur."
Bedeviler bu defa: "Ey Allah'ın Resülü! Hastalandığımız zaman tedavi yollarını aramasak, bu günah mıdır?" diye sordular. Aleyhissalâtu vesselâm:
"Tedavi arayın ey Allah'ın kulları! Zira, Allah Teâla hazretleri koyduğu her hastalığa şifa da koymuştur, bundan sadece ihtiyarlık hariçtir, (onun tedavisi yok)" buyurdular.
Bedeviler yine sordular: "Ey Allah 'ın Resülu! Kula verilen (hasletler)in en hayırlısı hangisidir?" Aleyhissalâtu vesselâm: "Güzel huy!" buyurdular."
60. (Onlar mı hayırlı) yoksa gökleri ve yeri yaratan, gökten size su indiren mi? O suyla, bir ağacını bile bitirmeye gücünüzün yetmediği güzel güzel bahçeler bitirdik. Allah'tan başka bir tanrı mı var! Doğrusu onlar sapıklıkta devam eden bir güruhtur.
61. (Onlar mı hayırlı) yoksa yeryüzünü oturmaya elverişli kılan, aralarından (yer altından ve üstünden) nehirler akıtan, arz için sabit dağlar yaratan, iki deniz arasına engel koyan mı? Allah'tan başka bir tanrı mı var! Doğrusu onların çoğu (hakikatleri) bilmiyorlar.
62. (Onlar mı hayırlı) yoksa darda kalana kendine yalvardığı zaman karşılık veren ve (başındaki) sıkıntıyı gideren, sizi yeryüzünün hakimleri kılan mı? Allah'tan başka bir tanrı mı var! Ne kadar da kıt düşünüyorsunuz!
63. (Onlar mı hayırlı) yoksa karanın ve denizin karanlıkları içinde size yolu bulduran, rahmetinin (yağmurun) önünde rüzgârları müjdeci olarak gönderen mi? Allah'tan başka bir tanrı mı var! Allah, onların koştukları ortaklardan çok yücedir, münezzehtir.
64. (Onlar mı hayırlı) yoksa ilk baştan yaratan, sonra yaratmayı tekrar eden ve sizi hem gökten hem yerden rızıklandıran mı? Allah'tan başka bir tanrı mı var! De ki: Eğer doğru söylüyorsanız siz kesin delilinizi getirin!
65. De ki: Göklerde ve yerde, Allah'tan başka kimse gaybı bilmez. Ve onlar ne zaman diriltileceklerini de bilmezler.
66. Hayır; onların ahiret hakkındaki bilgileri yetersiz kalmıştır. Dahası, bu hususta şüphe içindedirler. Bunun da ötesinde, onlar ahiretten yana kördürler.
67. İnkârcılar dediler ki: Sahi, biz ve atalarımız, toprak olduktan sonra, gerçekten (diriltilip) çıkarılacak mıyız?
68. Andolsun ki, bu tehdit bize yapıldığı gibi, daha önce atalarımıza da yapılmıştır. Bu, öncekilerin masallarından başka bir şey değildir.
69. De ki: Yeryüzünde gezin de, günahkârların âkıbeti nice oldu, görün!
70. (Resûlüm!) Onların yüzünden tasalanma, kurmakta oldukları tuzaklardan ötürü sıkıntı duyma.
71. Onlar: Eğer doğru sözlü iseniz (söyleyin bakalım) bu tehdit ne zaman gerçekleşecek? derler.
72. De ki: Çabucak gelmesini istediğiniz şeyin (azabın) bir kısmı herhalde yakında başınıza gelecektir.  NEML SURESİ
38. Biz gökleri, yeri ve bunlar arasında bulunanları, oyun ve eğlence olsun diye yaratmadık.
39. Onları sadece gerçek bir sebeple yarattık. Fakat onların çoğu bilmiyorlar.
40. Şüphesiz (hakkı bâtıldan ayıran) hüküm günü, hepsinin bir arada buluşacağı gündür.41. O gün, dostun dosta hiçbir faydası olmaz, kendilerine yardım da edilmez.
42. Ancak Allah'ın merhamet ettiği kimseler böyle değildir. Şüphesiz O, üstündür, merhametlidir.DUHAN SURESİ

20 Şubat 2014 Perşembe

  ENFAL SURESİ
2. Müminler ancak, Allah anıldığı zaman yürekleri titreyen, kendilerine Allah'ın âyetleri okunduğunda imanlarını artıran ve yalnız Rablerine dayanıp güvenen kimselerdir.
3. Onlar namazlarını dosdoğru kılan ve kendilerine rızık olarak verdiğimizden (Allah yolunda) harcayan kimselerdir.
4. İşte onlar gerçek müminlerdir. Onlar için Rableri katında nice dereceler, bağışlanma ve tükenmez bir rızık vardır.  ENFAL SURESİ

19 Şubat 2014 Çarşamba

172. Ey iman edenler! Size verdiğimiz rızıkların temiz olanlarından yeyin, eğer siz yalnız Allah'a kulluk ediyorsanız O'na şükredin.
173. Allah size ancak ölüyü (leşi), kanı, domuz etini ve Allah'tan başkası adına kesileni haram kıldı. Her kim bunlardan yemeye mecbur kalırsa, başkasının hakkına saldırmadan ve haddi aşmadan bir miktar yemesinde günah yoktur. Şüphe yok ki Allah çokça bağışlayan çokça esirgeyendir BAKARA  SURESİ
  Bismillâhirrahmânirrahîm
1, 2, 3, 4. Gökyüzüne ve târıka (sabah yıldızına ) yemin ederim. Târıkın ne olduğunu nereden bileceksin? (O, karanlığı) delen yıldızdır. Hiç kimse yoktur ki üzerinde bir koruyucu, bir denetleyici bulunmasın.
5, 6, 7, 8. İnsan neden yaratıldığına bir baksın! Atılan bir sudan yaratıldı. (O su) sırt ile göğüs kafesi arasından çıkar. İşte Allah (başlangıçta bu şekilde yarattığı) insanı tekrar yaratmaya da kadirdir.
9, 10. Gizlenenlerin ortaya döküldüğü günde insan için ne bir güç ne de bir yardımcı vardır.
11, 12, 13, 14, 15, 16, 17. Dönüş sahibi olan (yağmur yağdıran) göğe, (nebat ile) yarılan yere yemin ederim ki Kur'an, (hak ile bâtılı) ayıran bir sözdür. O, asla bir şaka değildir. Onlar bir tuzak kurarlar, ben de bir tuzak kurarım. Kâfirlere mühlet ver, onları biraz kendi hallerine bırak (pek yakında desteğimiz sana gelecek).TARIK  SURESİ

18 Şubat 2014 Salı


  Bismillâhirrahmânirrahîm
1. Elif. Lâm. Mîm.
2. İnsanlar, imtihandan geçirilmeden, sadece «İman ettik» demeleriyle bırakılıvereceklerini mi sandılar?3. Andolsun ki, biz onlardan öncekileri de imtihandan geçirmişizdir. Elbette Allah, doğruları ortaya çıkaracak, yalancıları da mutlaka ortaya koyacaktır.
4. Yoksa kötülükleri yapanlar bizden kaçabileceklerini mi sandılar? Ne kadar kötü (ne yanlış) hüküm veriyorlar! ANKEBUT SURESİ
  Bismillâhirrahmânirrahîm
1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10. Güneşe ve kuşluk vaktindeki aydınlığına, güneşi takip ettiğinde aya, onu açığa çıkarttığında gündüze, onu örttüğünde geceye, gökyüzüne ve onu bina edene, yere ve onu yapıp döşeyene, nefse ve ona birtakım kabiliyetler verip de iyilik ve kötülüklerini ilham edene yemin ederim ki, nefsini kötülüklerden arındıran kurtuluşa ermiş, onu kötülüklere gömen de ziyan etmiştir.

11, 12, 13, 14, 15. Semûd kavmi azgınlığı yüzünden (Allah'ın elçisini) yalanladı. Onların en bedbahtı (deveyi kesmek için) atıldığında, Allah'ın Resûlü onlara: «Allah'ın devesine ve onun su hakkına dokunmayın!» dedi. Ama onlar, onu yalanladılar ve deveyi kestiler. Bunun üzerine Rableri günahları sebebiyle onlara büyük bir felâket gönderdi de hepsini helâk etti. (Allah, bu şekilde azap etmenin) âkıbetinden korkacak değil ya!  ŞEMS SURESİ
  Bismillâhirrahmânirrahîm
1. Elif. Lâm. Mîm. Sâd.2. (Bu), kendisiyle insanları uyarman, inananlara öğüt vermen için sana indirilen bir kitaptır. Artık bu hususta kalbinde bir şüphe olmasın.
3. Rabbinizden size indirilene (Kur'an'a) uyun. O'nu bırakıp da başka dostların peşlerinden gitmeyin. Ne kadar da az öğüt alıyorsunuz!
4. Nice memleketler var ki biz onları helâk ettik. Azabımız onlara geceleyin yahut gündüz istirahat ederlerken geldi.   ARAF SURESİ

17 Şubat 2014 Pazartesi

Yeşeren Nesil:   Bismillâhirrahmânirrahîm1. Yâsîn,2. Hikmet dolu ...

Yeşeren Nesil:   Bismillâhirrahmânirrahîm1. Yâsîn,2. Hikmet dolu ...:   Bismillâhirrahmânirrahîm 1. Yâsîn, 2. Hikmet dolu Kur'an hakkı için, 3. Sen şüphesiz peygamberlerdensin. 4. Doğru yol üzerind...
  Bismillâhirrahmânirrahîm
1. Yâsîn,
2. Hikmet dolu Kur'an hakkı için,
3. Sen şüphesiz peygamberlerdensin.
4. Doğru yol üzerindesin.
5. (Bu Kur'an) üstün ve çok merhametli Allah tarafından indirilmiştir.
6. Ataları uyarılmamış, bu yüzden kendileri de gaflet içinde kalmış bir toplumu uyarman için indirilmiştir.
7. Andolsun ki onların çoğu cezayı hak etmişlerdir. Çünkü onlar iman etmiyorlar.  YASİN SURESİ
  Bismillâhirrahmânirrahîm
1. (Resûlüm!) Dehşeti her şeyi kaplayan kıyametin haberi sana geldi mi?
2, 3, 4, 5, 6, 7. O gün bir takım yüzler zelildir, durmadan çalışır, (fakat boşuna) yorulur, kızgın ateşe girer. Onlara kaynar su pınarından içirilir. Onlar için kuru dikenden başka yemek yoktur, o ise ne besler ne de açlığı giderir.
8, 9, 10, 11. O gün bir takım yüzler de vardır ki, mutludurlar; (dünyadaki) çabalarından hoşnut olmuşlardır, yüce bir cennettedirler. Orada boş bir söz işitmezler.
12, 13, 14, 15, 16. Orada (cennette) devamlı akan bir pınar, orada yükseltilmiş tahtlar, konulmuş kadehler, sıra sıra dizilmiş yastıklar, serilmiş halılar vardır.
17, 18, 19, 20. (İnsanlar) devenin nasıl yaratıldığına, göğün nasıl yükseltildiğine, dağların nasıl dikildiğine, yeryüzünün nasıl yayıldığına bir bakmazlar mı?

21, 22, 23, 24, 25, 26. O halde (Resûlüm), öğüt ver. Çünkü sen ancak öğüt vericisin. Onların üzerinde bir zorba değilsin. Ancak yüz çevirip inkâr edene gelince, işte öylesini Allah en büyük azap ile cezalandırır. Şüphesiz onların dönüşü sadece bizedir. Sonra onların sorguya çekilmesi de sadece bize aittir.      ĞAŞİYE  SURESİ

15 Şubat 2014 Cumartesi

1 - Andolsun fecre.
2 - On geceye (Zilhicce ayının ilk on gecesine).
3 - Çifte ve teke.
4 - Gitmekte olan geceye.
5 - Nasıl, bunlarda bir akıl sahibi için yemin var değil mi?
6 - Görmedin mi Rabbin ne yaptı Âd kavmine?
7 - Sütunlar sahibi İrem'e?
8 - Ki ülkeler içinde onun benzeri yaratılmamıştı.
9 - Vâdide kayaları yontan Semud kavmine?
10 - Kazıklar sahibi (güçlü, kuvvetli) Firavun'a?
11 - Bunlar ülkelerde azmışlardı.
12 - Oralarda çok bozgunculuk yapmışlardı.
13 - Bu yüzden Rabbin onların üstüne azap kamçısı yağdırdı.
14 - Kuşkusuz Rabbin her an gözetlemededir.
15 - Ama insan, her ne zaman Rabbi onu sınayıp da ikramda bulunur, nimet verirse, "Rabbim bana ikram etti." der.
16 - Ama her ne zaman da sınayıp rızkını daraltırsa, o vakit de, "Rabbim beni zillete düşürdü." der.
17 - Hayır hayır, doğrusu siz yetime ikram etmiyorsunuz.
18 - Birbirinizi yoksulu yedirmeye teşvik etmiyorsunuz.
19 - Oysa mirası öyle bir yiyorsunuz ki, haram-helal gözetmeden.
20 - Malı öyle bir seviyorsunuz ki, yığmacasına.
21 - Hayır hayır, yer birbiri ardınca sarsılıp dümdüz olduğu zaman,
22 - Rabbinin emri gelip melekler sıra sıra dizildiği zaman,
23 - Ki cehennem de o gün getirilmiştir. İşte o gün insan anlar. Fakat bu anlamanın ona ne yararı var?
24 - "Keşke hayatım için bir şeyler yapıp gönderseydim." der.
25 - Artık o gün Allah'ın edeceği azabı kimse edemez.
26 - Onun vuracağı bağı kimse vuramaz.
27 - Ey, Rabbine, itaat edip huzura eren nefis!
28 - Hem hoşnut edici, hem de hoşnut edilmiş olarak Rabbine dön.
29 - Kullarımın arasına gir.
30 - Cennetime gir.  FECR SÜRESİ
Bir gün İmran b. Husayn r.a. mescitte otururken, yanında şefaatten konu açılır. İmran b. Husayn r.a. konuyla ilgili hadislerden delil getirirken, orada bulunanlardan biri:
– Siz bize hadisler anlatıyorsunuz. Oysa biz bunlarla ilgili Kur’an’da bir delil bulamıyoruz, der. Hz. İmran r.a. adama çıkışarak şöyle sorar:
– Sen Kur’an’ı okudun mu?
– Evet
– Peki, orada (farzları itibariyle) yatsı namazının dört, akşamın üç, sabahın iki, öğle ile ikindinin dört rekât olduğuna rastladın mı?
– Hayır.
– Peki, bunları kimden öğrendiniz? Bizden öğrenmediniz mi? Biz de Rasulullah s.a.v.’den öğrenmedik mi? Yine (Kur’an’da) kırk dirheme bir dirhem, kırk koyuna bir koyun, şu kadar deveye şu kadar zekât düştüğüne rastladın mı?
– Hayır.
– O halde bu bilgileri kimden aldınız? Biz Rasulullah s.a.v.’den, siz de bizden aldınız. Keza Kur’an-ı Kerim’de “Beyt-i Atîk’i (Kâbe’yi) tavaf etsinler.” (Hac, 29) ayetini gördünüz. Pekala, “Kâbe’yi yedi defa tavaf edin”, “Makam’ın arkasında iki rekât namaz kılın” diye bir ifadeye denk geldiniz mi? Kur’an’da buna rastladınız mı? Öyleyse bu bilgiyi kimden aldınız? Biz Rasulullah s.a.v.’den, siz de bizden almadınız mı?
– Evet.
– Peki İslâm’da celeb(¹), ceneb(²) ve şiğâr(³) ın olmadığına dair Kur’an’da bir delile rastladınız mı?
– Hayır.
– Oysa ben Allah Rasulü s.a.v.’in “İslâm’da celeb, ceneb ve şiğar yoktur” (Ebû Dâvûd, Zekat, 9) dediğini işittim. Öte yandan Allah Tealâ’nın Kur’an-ı Kerim’de “Peygamber size ne verdiyse onu alın, size ne yasak etdiyse ondan da sakının.” (Haşr, 7) diye emrettiğini de duymuşsunuzdur. (Beyhakî, Delâilu’n-Nübüvve, 1/25, 26)
Görülüyor ki, din adına Kur’an’ın tek referans kabul edilmesi söylemi dün de gündeme getiriliyordu, bugün de getiriliyor. Bu tip iddiaların kimi kasıtsız olsa da büyük çoğunluğu siyasi ve kasdî olup, hedefte Sünnet’i ve Ehl-i Sünnet anlayışını saf dışı bırakma fikri yatıyor. Bu itibarla samimi müslümanların bu tür söylemlere aldanmamaları, Sünnet’ten yüz çevrilerek inşa edilen müslümanlığının Kur’an’la ve İslâm’la alakasının olmadığını unutmamaları gerekir
1- Andolsun o göğe ve Târık'a,
2 - Târık nedir, bildin mi?
3 - O, karanlığı delen yıldızdır.
4 - Hiçbir nefis yoktur ki başında bir denetleyici bulunmasın.
5 - Onun için insan neden yaratıldığına bir baksın.
6 - Atılan bir sudan yaratıldı.
7 - O su, erkeğin sulbü ile kadının göğüs kemikleri arasından çıkar.
8 - Elbette Allah'ın onu döndürmeye gücü yeter.
9 - O gün bütün sırlar yoklanıp, meydana çıkarılır.
10 - İnsanın o gün ne bir gücü vardır, ne de bir yardımcısı.
11 - Andolsun o dönüşlü göğe,
12 - O yarılıp çatlayan yere,
13 - Kuşkusuz Kur'ân, ayırıcı bir sözdür.
14 - O asla bir şaka değildir.
15 - Haberin olsun ki, kâfirler hep hile kuruyorlar.
16 - Ben de hilelerine karşılık veririm.
17 - Onun için sen kâfirlere mühlet ver, onlara az bir zaman tanı.TARIK SÜRESİ
“Dünya üç gündür: Dün içindekilerle beraber geçip gitti. Yarına gelince ona ulaşmayabilirsin. İşte bugün senin günündür, onu iyi değerlendir.”— Hasan-ı Basrî k.s.
İşlenen günahlar ne kadar büyük olursa olsun, Allah’ın rahmeti her zaman daha büyüktür.
Abdulhalik Gücdevânî (K.S.) Hz.lerine bir derviş sordu:
“Nefsimin istediğini mi yapayım, yoksa istemediğini mi?”
Hazret cevap verdi:
“Bunu tayinde insanın aklı yanılabilir. Cenab-ı Hakk’ın emrettiği yapılır, nehyettiği yapılmaz. Kulluk da budur, dervişlik de budur.”
Hz. Ömer r.a. bir gün Rasulullah s.a.v.’in yanına gelir. Odasına girdiğinde O’nu yerde, hurma lifinden dokunmuş kaba bir hasırın üstünde uyuyor halde görür. Odaya şöyle bir göz atar. İçeride hepi topu yerdeki hasır, birkaç avuç arpa, kuru bir deri parçası ve birkaç ağaç yaprağı vardır. Hüzünlenir. Önce sessiz sessiz ağlamaya başlar. Gözyaşları yüzünden sakalına akmaktadır. Sonra kendini iyice kaybeder ve hıçkıra hıçkıra bir çocuğun ağlaması gibi ağlamaya başlar. Efendimiz s.a.v. uyanmıştır. Sorar:
– Hattapoğlu, niçin ağlıyorsun?
Hz. Ömer r.a. daha da şiddetli ağlamaya başlar. Çünkü Fahr-i Kainat o esnada doğrulduğunda, üstünde yattığı hurma lifleri yüzünde çizik çizik izler bırakmıştır. Hz. Ömer biraz sakinleştikten sonra şöyle der:
– Ey Allah’ın Rasulü, Bizanslılar imparatorlarını saraylarda lüks içinde, İranlılar kisralarını ihtişamla yaşatıyorlar. Oysa onlar senin kapının hizmetçiliğine bile layık değiller. İzin ver, biz de seni layık olduğun şekilde yaşatalım.
Efendimiz s.a.v. tebessüm ederek şu cevabı verir:
– Ey Ömer, istemez misin dünya onların, ahiret bizim olsun.”
Kanaat, sağladığı huzurla emniyetli bir liman gibidir. Zengin olsun fakir olsun, bütün müminlerin bu limana sığınması gerekir. Kanaat ehli dünya işi için ahiret işini terk etmez. Allah’ın kanunlarını rızık endişesiyle çiğnemez.

14 Şubat 2014 Cuma


Fahr-i Kainat Efendimiz s.a.v. kötülüğe karşı mücadele etmeyenlerin sonunu şu temsille anlatıyor:
“Bir grup insan bir gemiye binerek topluca deniz yolculuğuna çıkarlar. Oturacakları yer için aralarında kura çekerler. Herkes yerine yerleştikten sonra içlerinden biri, bulunduğu alt kattaki zemini balta ile delmeye başlar. Üst kattakiler; 
– Ne yapıyorsun, dedikleri zaman o;
– Size ne bundan, benim kendi yerim değil mi, istediğimi yaparım! Siz ancak kendi yerinize karışabilirsiniz, der.
Şimdi gemi ahalisinin bu adamın elinden baltayı alması gerekirken, bundan kaçınıp;
– Adam sen de, bize ne! O kendi yerinde delik açıyor, şimdilik bir zararı yok, ne yaparsa yapsın, deyip onu haline terk ederlerse çok geçmeden hepsi birden denize batıp helak olup giderler.” (İbnü’l Mübarek, ez-Zühd, nr. 1060)
HERKESE HAYIRLI GECELER ALLAH RAHATLIK VERSİN

1 - Rabbinin yüce adını tesbih et.
2 - Yaratıp düzene koyan O'dur.
3 - Takdir edip hidayeti gösteren O'dur.
4 - Otlağı çıkaran,
5 - Sonra da onu karamsı bir sel köpüğü haline getiren O'dur.ALA SÜRESİ
 insanın gençlik zamanında ve hevesatının galeyânı hengâmında arzularını frenleyecek, nefsine gem vurabilecek bir şey varsa o da, öldükten sonra dirilme duygusudur. Bu duyguyla genç, 'Hesaba çekilmezden evvel nefsinizi hesaba çekin.' fehvâsınca nefsini hesaba çeker ve yanlış adım atmamaya gayret eder. Bu ise hem şahsın, hem ailesinin hem de toplumun rahat ve huzur içinde olması demektir. Bu çizgide Hz. Yusuf'un daha peygamberlik vazifesi ile muvazzaf kılınmadan, Zeliha'nın teklifi karşısında 'Allah'a sığınırım.' (Yûsuf, 12/22) demesini hatırlatmak yeter zannediyorum.
Benzeri bir vak'a da Hz. Ömer döneminde cereyan ediyor: Fettân bir kadının entrikalarına maruz kalan bir delikanlı, tam devrileceği sırada dilindeاِنَّ الَّذِينَ اتَّقَوْا اِذَا مَسَّهُمْ طَائِفٌ مِنَ الشَّيْطَانِ تَذَكَّرُوا فَاِذَا هُمْ مُبْصِرُونَ 'Takvâya erenler var ya, onlara şeytan tarafından bir vesvese dokunduğunda (Allah'ın emir ve yasaklarını) hatırlayıp hemen gözlerini dört açarlar.' (A'râf, 7/201) âyetiyle, kendine gelir ve âyetin ruhunda uyardığı heyecanla da ahirete yürür.

Ey mü'minler! Sözümü iyi dinleyiniz ve iyi muhafaza ediniz. Müslüman müslümanin kardesidir ve bütün Müslümanlar kardestir. Din kardesinize ait olan herhangi bir hakka tecavüz, baskasina helal degildir. Ancak gönül hosluguyla verilen baska. Ashabim! Nefsinize de zulmetmeyiniz. Nefsinizin de üzerinizde hakki vardir:      veda hutbesinden alıntıdır
1 - Tîn'e ve Zeytun'a,
2 - Sina dağına
3 - Ve bu güvenli beldeye andolsun ki,
4 - Biz insanı en güzel biçimde yarattık.
5 - Sonra da çevirdik aşağıların aşağısına attık.
6 - Ancak iman edip iyi işler yapanlar başka; onlar için kesintisiz bir ecir vardır.
7 - O halde sana dini ne yalanlatır?
8 - Allah, hakimlerin hakimi değil mi? TİN SÜRESİ

13 Şubat 2014 Perşembe

Şakanın ölçüsü
Latife ve tebessüm ahlâkından uzak müminler olduğu gibi, bu hususta ölçüleri gözetmeyenler de vardır. Şaka hususunda ölçüyü dinimiz belirlemiştir. Mizah, şaka, latife adına dinimizce meşru görülmeyen sözler, işler caiz değildir. Mesela pek çok müslümanın şaka yapayım derken yalan söylediğini, iftira attığını, gıybet ettiğini, kalp kırdığını görmek mümkün. Efendimiz s.a.v.’in sünnetine uymayan davranışlar da şakada dikkat edilmesi gereken hususlardır. Hayatı boyunca kahkaha atmayan bir peygamberin ümmetine sığ kahkaha yerine candan tebessüm elbette daha çok yakışır. Devamlı gülmek de hoş karşılanmamıştır. Allah’ın Rasulü s.a.v. çok tebessüm etmesine rağmen az gülmüş ve müminleri bu hususta şöyle uyarmıştır:
“Çok gülmek kalbi karartır ve müminin değerini düşürür.”
Günümüzün mizah anlayışı dinî ölçüleri gözetmiyor, özellikle yalan söyleyerek şaka yapmakta bir sakınca görmüyor. Dinî hassasiyete sahip kişiler bile şaka yaparken doğru olmayan şeyler söylebiliyor. Oysa yalan, şaka bile olsa yalandır. Efendimiz s.a.v. hiçbir zaman doğruluktan ayrılmamış, hadis-i şeriflerinde şaka bile olsa yalan söylenmemesi gerektiğine dikkat çekmiştir. Bir defasında Rasulullah s.a.v.’in latife yapmasına şaşıran sahabeler:
– Ey Allah’ın Rasulü, siz de bizlere şaka yapıyorsunuz, dediklerinde, Rasulullah s.a.v. şöyle buyurmuştur:
– Evet, ancak ben, doğru sözden başka bir söz söylemem.
İslâm doğruluk dinidir ve müslüman her haliyle doğruluktan ayrılmamalıdır. Yalnızca insanları  güldürmek için İslâm’ın en temel prensiplerinden birini çiğneyen kişilere Allah Rasulü s.a.v. şu keskin uyarıda bulunmuştur:
“Yazıklar olsun milleti güldürmek için yalan söyleyene! Yazıklar olsun, yazıklar olsun…”
“Bir kimse rahmet ve şefkatle bir yetimin başını okşarsa, elinin değdiği her saç teli için bir sevap yazılır, her saç teli için bir günahı silinir ve her saç teli için derecesi yükseltilir.”(Taberânî, el-Mu’cemü’l-Kebîr, nr. 4/132)
Bu hadis-i şerifin bir diğer rivayetinde de Allah Rasulü s.a.v. şöyle buyurur:
“Her kim bir yetime veya yanında kalan yetime iyi davranırsa, ben ve o kişi cennette şöyle yan yana oluruz.” (Buharî, nr. 6005; Ebu Davud, nr, 5150; Ahmed b. Hanbel, Müsned, 5/250, 365)
Ashab-ı Kiram’ın büyüklerinden Ebu’d-Derdâ r.a.’ın anlattığına göre adamın biri Fahr-i Kainat Efendimiz s.a.v.’in yanına gelir ve kalbinin katı oluşundan yakınır. Allah Rasulü s.a.v. buyurur ki:
“Eğer kalbinin yumuşamasını istiyorsan bir yetimin başını okşa ve onu doyur.”

12 Şubat 2014 Çarşamba

Namaz öyle önemli bir vazifedir ki, savaş meydanında bulunmak bile onun terkine ruhsat olmamıştır.
Hizmet-i imaniye ve Kur’aniyeye gönül vermiş insanların bütün tavır ve davranışlarından hasbîlik dökülmelidir. Hasbîlik, beklentisizlik demektir.

بسم الله الرحمن الرحيم
عن المقداد بن الأسود رضي الله عنه
قال رسول الله صلى الله عليه وسلم
إن السعيد لمن جنب الفتن
***
Mikdad b. Esved (radiyallahu anh) Hazretleri, İki Cihan Serveri Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem) 'in soyle buyurduğunu naklediyor:
"Bahtiyar kimse odur ki, fitnelerin kol gezdiği dönemde fitnelerden Uzak Durur."
(Ebû Davud, Sünen, Taberani, el-Mu'cemül-Kebir)