13 Şubat 2014 Perşembe

Şakanın ölçüsü
Latife ve tebessüm ahlâkından uzak müminler olduğu gibi, bu hususta ölçüleri gözetmeyenler de vardır. Şaka hususunda ölçüyü dinimiz belirlemiştir. Mizah, şaka, latife adına dinimizce meşru görülmeyen sözler, işler caiz değildir. Mesela pek çok müslümanın şaka yapayım derken yalan söylediğini, iftira attığını, gıybet ettiğini, kalp kırdığını görmek mümkün. Efendimiz s.a.v.’in sünnetine uymayan davranışlar da şakada dikkat edilmesi gereken hususlardır. Hayatı boyunca kahkaha atmayan bir peygamberin ümmetine sığ kahkaha yerine candan tebessüm elbette daha çok yakışır. Devamlı gülmek de hoş karşılanmamıştır. Allah’ın Rasulü s.a.v. çok tebessüm etmesine rağmen az gülmüş ve müminleri bu hususta şöyle uyarmıştır:
“Çok gülmek kalbi karartır ve müminin değerini düşürür.”
Günümüzün mizah anlayışı dinî ölçüleri gözetmiyor, özellikle yalan söyleyerek şaka yapmakta bir sakınca görmüyor. Dinî hassasiyete sahip kişiler bile şaka yaparken doğru olmayan şeyler söylebiliyor. Oysa yalan, şaka bile olsa yalandır. Efendimiz s.a.v. hiçbir zaman doğruluktan ayrılmamış, hadis-i şeriflerinde şaka bile olsa yalan söylenmemesi gerektiğine dikkat çekmiştir. Bir defasında Rasulullah s.a.v.’in latife yapmasına şaşıran sahabeler:
– Ey Allah’ın Rasulü, siz de bizlere şaka yapıyorsunuz, dediklerinde, Rasulullah s.a.v. şöyle buyurmuştur:
– Evet, ancak ben, doğru sözden başka bir söz söylemem.
İslâm doğruluk dinidir ve müslüman her haliyle doğruluktan ayrılmamalıdır. Yalnızca insanları  güldürmek için İslâm’ın en temel prensiplerinden birini çiğneyen kişilere Allah Rasulü s.a.v. şu keskin uyarıda bulunmuştur:
“Yazıklar olsun milleti güldürmek için yalan söyleyene! Yazıklar olsun, yazıklar olsun…”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder