15 Şubat 2014 Cumartesi

Hz. Ömer r.a. bir gün Rasulullah s.a.v.’in yanına gelir. Odasına girdiğinde O’nu yerde, hurma lifinden dokunmuş kaba bir hasırın üstünde uyuyor halde görür. Odaya şöyle bir göz atar. İçeride hepi topu yerdeki hasır, birkaç avuç arpa, kuru bir deri parçası ve birkaç ağaç yaprağı vardır. Hüzünlenir. Önce sessiz sessiz ağlamaya başlar. Gözyaşları yüzünden sakalına akmaktadır. Sonra kendini iyice kaybeder ve hıçkıra hıçkıra bir çocuğun ağlaması gibi ağlamaya başlar. Efendimiz s.a.v. uyanmıştır. Sorar:
– Hattapoğlu, niçin ağlıyorsun?
Hz. Ömer r.a. daha da şiddetli ağlamaya başlar. Çünkü Fahr-i Kainat o esnada doğrulduğunda, üstünde yattığı hurma lifleri yüzünde çizik çizik izler bırakmıştır. Hz. Ömer biraz sakinleştikten sonra şöyle der:
– Ey Allah’ın Rasulü, Bizanslılar imparatorlarını saraylarda lüks içinde, İranlılar kisralarını ihtişamla yaşatıyorlar. Oysa onlar senin kapının hizmetçiliğine bile layık değiller. İzin ver, biz de seni layık olduğun şekilde yaşatalım.
Efendimiz s.a.v. tebessüm ederek şu cevabı verir:
– Ey Ömer, istemez misin dünya onların, ahiret bizim olsun.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder